“`html
“FIRAT SARI’NIN REHBERİ MİSİNİZ?”
Gürül, bu ifade üzerine şunları söyledi:
“Mesleğim gereği söylenen bazı şeyler yanlış anlaşılabiliyor. Üç hastayı taburcu ettim, iki hasta kabul ettim. Hemşirem, bu kayıtları yaparken taburcu ve yatış sayısı dediğimde doktorun hiçbir şey yapmadığı izlenimi oluşabilir, bu yanlış anlaşılmayı önlemek istedim.”
Gürül, Fırat Sarı’nın kendisine bir hemşirenin telefonunun dinlendiğini söylediğini ve bu bilgiyi bir polisten aldığını belirtti.
“Dijital izleri kaldırın. Akciğer raporlarını talep edebilirler.” ifadesini kullanan Gürül, bu talebin sebeplerini ise şöyle açıkladı:
“Raporların şeffaflığı açısından dijital sonuçların yanıltıcı olmaması için silinmesini istemiştim.”
Fırat Sarı’nın “O alanı aktif şekilde değerlendirmemiz gerekiyor.” sözleri, örgütün yöneticilerine bağlı olduğu düşünülen ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir ile hasta göndereceği hastanelerle ilgili olabilir. Mahkeme başkanının sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
Mahkeme başkanı: Fırat Sarı ile konuşurken ‘WhatsApp üzerinden iletişime geçelim’ dedin mi?
Sanık: Müstehcen konuşmaların ortaya çıkmasından endişe ettim.
Mahkeme başkanı: Doktorsun. Ne müstehceni olacak?
Sanık: Böyle konuşmaların olmaması, yaşamın akışına ters.
Mahkeme başkanı: Entübe edilmiş bebeklerden bahsettiğin bir konuşma var. Hatta ‘Seni WhatsApp’tan arayayım’ diyorum dedin.
Sanık: Plastik tüplerin iyi görünememesi ve raporlama hataları yüzünden böyle söyledim.
Sanık Hasan Basri’nin, raporları değiştirdiğine dair iddialara “Ona oldukça kızgınım. Yalan söylüyor.” diyen Gürül, Fırat Sarı’nın akıl hocası olduğu şeklindeki suçlamaya, “Fırat Sarı’ya söylediğim tek şey; ‘Ailenle vakit geçir. Hemşirelerle bu kadar işin olmasın’ oldu.” şeklinde yanıt verdi.
10.35
Gürül, savunmasında Fırat Sarı’nın sahibi olduğu Medisense’den maaş aldığını açıkladı. Çalıştığı hastanelerde örgütün lideri olarak gösterilen Sarı’nın danışmanlık yaptığını belirten Gürül, “Ciro beni etkilemiyordu. Bazen hastaneden, bazen Medisense’den gelir elde ettim.” ifadelerini kullandı.
Gürül, Sarı’dan kentsel dönüşüm için 500 bin lira borç aldığını da sözlerine ekledi.
Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta gönderimi konusunda kendileriyle irtibata geçtiğini anlatan Gürül, “Uygun olmadığımız durumlarda kabul etmiyorduk.” dedi.
Fırat Sarı ve hemşire Basri Gök’ün ilaç satışı iddiasıyla ilgili duyumlar aldığını söyleyen Gürül, “İlaç satışı konusunu engellemek için Fırat Sarı ile iletişime geçip bilgi almaya çalıştım.” dedi.
Gürül, Sarı ile görüşmelerinin bu yüzden olduğunu savundu.
Hemşirelerin sayıca yetersiz kaldığında dışardan takviye geldiğini kabul eden Gürül, “Bu benim tek suçum.” dedi ve şunları ekledi: “Denetimlerde dışarı çıkarıldık ama gelenler de yetkin kişilerdi. Form doldurmada bazı sıkıntılar oluştu.” diye konuştu.
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA 11’İNCİ GÜN
22’si tutuklu toplam 47 sanığın bulunduğu davada, önceki günlerde önce tutuklu sanıklar, ardından ise tutuksuz sanıklar hakim karşısına çıkarıldı.
Davada savunma yapmayan üç tutuksuz sanık kaldı. Bu üç sanığın, kapatılan hastanelerden birinde görev yaptığı belirtiliyor.
Bugün, bu sanıkların mahkemede savunma yapması bekleniyor.
Ardından ise hastane avukatlarının savunmaları dinlenecek.
DAVADA EN SON NE OLDU?
Birinci Hastane’nin sahibi Dr. Ali Aksu, 32 yıllık hekim olduğunu ve hakkında itibar suikastı yapıldığını öne sürdü.
“Bu dava, Türkiye’de doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının işbirliği ile yeni doğmuş bebeklerin ölümünden sorumlu tutulmaya çalışıldığı, basın ve yargının etkisiyle yargısız infaz yapıldığı ilk davadır.” şeklinde açıklama yaptı. Aksu, bebek ölümlerinin sorumlusunun basın ve yargı olduğunu savundu.
Sanık hemşire Burcu Kanık ise “dedemin fişi” kaydını “talihsiz bir şaka” olarak nitelendirdi.
DOKUZUNCU GÜNDE KAN DONDURAN İTİRAFLAR
Savcının Bağcılar Şafak Hastanesi Müdürü Mustafa Kazan’a yönelttiği “Yoğun bakım ihtiyacı olan, ölebilecek bir bebek parası karşılığı alınıp satılması seni rahatsız etmedi mi?” sorusuna sanık avukatları itiraz etti.
İtirazın ardından savcının “Kendisi söyledi, bebeklerin para karşılığı alındığını. Dışarıda nasıl ifade edildiği beni ilgilendirmiyor.” demesi duruşmaya damgasını vurdu.
Öğleden sonraki bölümde sanık hemşire yardımcısı Batuhan Çetin, Dr. Rıza Bey’in durumu kötü olan bebek için “Zaten bu bebek yaşamaz, Şeyhmus Çelik’in üzerinden kaydedildi. Uğraşma, 500 gram bebek mi olur, kalp masajı yap. Düzelmezse fişi çek gitsin.” dediğini ifade etti.
DAVANIN SEKİZİNCİ GÜNÜ
Kırım, “Sekreter hanım üç günlüğüne izne çıktığı için yazılmamıştı. Çok sayıda denetim geçirdim fakat akciğer grafisinin hiç açılıp bakıldığını görmedim.” dedi.
Savcının “Fırat Sarı’ya hat verdin, bu devirde insana bile vermek olmaz. Niye bu adama üstüne kayıtlı bir hat verdin?” sorusuna Kırım, “Meşgul olduğu için böyle yapmamı istedi.” diyerek karşılık verdi.
Maaşını hastaneden aldığını dile getiren Kırım, “Bana Medisense’den gönderilen bir ücret vardı. Yenidoğan ünitesinde uzun yıllar çalıştığım için bu geliri alıyordum. Kaynağını sorgulamadım.” ifadesini kullandı.
“Medisense işletmiyordu dedin, ne parası bu?” sorusuna ise, “Ben sözleşmeli olup olmadığını bilmiyorum, hasta danışıyorduk.” dedi.
Kırım, “Sana şirketten gelen paraları kendin mi alıyordun yoksa dağıtıyor muydun?” sorusuna yanıt verirken, “Fırat Sarı’nın sekreteri istifa ettiği için bir süre onun işini yaptım.” diye belirtti.
“Paraları kendim almadım, gelen her paranın çıkışı oldu. Maddi menfaatim yok.” ifadesini kullandı.
“Hasan Basri Gök ilaçları Fırat Sarı’nın adına istediğinde, Sarı’dan vermememi söyledi.” dedi.
Sanık Başhekim Ahmet Atilla Yılmaz’ın savunmasında ise, 9. tutuksuz sanık Beylikdüzü Medilife Hastanesi Başhekimi Yılmaz, tüm suçlamaları reddetti.
Dr. Fırat Sarı ve İlker Gönen’i tanımadığını, hemşirelere yapılan ödemelerden haberi olmadığını belirtti.
“Başhekim, sevklerin her aşamasını kontrol edemez.” diyerek, Michelle Nwandı Opara’nın durumunu yakından takip ettiğini ileri sürdü.
“Çocuğun bir yerde yer alması gerektiğinden dolayı yenidoğan yoğun bakımına almak zorunda kaldık.” diyerek savunma yaptı.
Mahkeme başkanının “Savunmanıza eklemek istediğiniz bir şey var mı?” sorusuna,
“Bu duruma uygun avukat bulmakta zorlandık. Tüm sanık avukatlarına teşekkür ederim, huzurunuzda. Ben uzun yıllık bir hekimim, hiçbir hasta için ‘AIDS’ diye ameliyatını reddedip, dosyanın adı tarihsel bir olay.” diyerek sonlandırdı.
DAVANIN YEDİNCİ GÜNÜ
Özdemir, tıbbi bilgi eksikliği nedeniyle bebeklerle ilgili sürece müdahale etmediğini kaydetti, “Görevim hastaların yatışını sağlamak, taburculuk bilgilerini düzenlemek, sisteme girecek bilgiler girmek ve hasta dosyasının arşive teslimini gerçekleştirmek.” diye konuştu.
Özdemir’e hemşire takip formları ile epikrizin uymadığına dair tape kaydı soruldu. Özdemir “İletişim hatası olmuş” şeklinde yanıt verdi.
Hemşire Tuğba Özkaynak’a, sanık Çağla Durmuş’un “Bebeği entübe göster.” kaydı soruldu. Özkaynak, “Ben sadece ‘tamam, tamamdır’ dedim. Entübe edilmemiş bir bebeği entübe göstermedim.” ifadesini kullandı.
Sanık hemşire, bebeklerle ilgili gelişmeler olduğunda Çağla Durmuş’u, ulaşamazsa İlker Gönen’i aradığını anlattı.
Sanık hemşire, hiçbir nöbeti sırasında çocuk doktoru görmediğini de belirterek, hemşire takip formlarında oynama yaptıklarını itiraf etti, “Yoğun bakımda müdahale etme yetkim yok.” diyerek açıkladı.
Başhekim Dr. Cafer Akdur, tüm suçlamaları reddetti. “Ölümlerle ilgili hiçbir dikkatsizliğim yok. Ben yenidoğan doktoru değilim, çocuk doktoruyum.” şeklinde bir savunma yaptı. Fırat Sarı ve İlker Gönen’i tanımadığını, hemşirelere yapılan ödemelerden haberinin olmadığını ifade etti.
Akdur, “Hastane yönetimleriyle yapılan anlaşmaların farkında olmadığını söyledi.
“Sebebi olan ölümlerde benim sürecim yok.” diyerek kendini savundu. Mahkeme başkanının “Ciro artışıyla ilgili konuştun mu?” sorusuna ise, “Hayır, hasta sayısındaki azalmadan bahsetmemiz olasıdır.” yanıtını verdi.
“Ne kadar ödeme yapıyorsunuz?” şeklindeki soruya Akdur, “Sabah bir ödeme yoktu. Cirodan yüzde 35 pay üzerine anlaştık.” düşüncesinde olduğunu belirtti.
Mahkeme başkanına hitaben, “Yenidoğan yoğun bakım konusunda herhangi bir anlaşma yapmadık.” yönündeki beyanları dikkat çekti.
“Hastalar için herhangi bir katkısı yoksa neden ciro üzerinden anlaştınız?” sorusuna Akdur, “Ne kadar nitelikli hizmet verirseniz hasta sayısı o kadar artar. Bunun öncelikli amacı sağlamak.” diyerek sonlandırdı.
ÖRGÜT LİDERİ FIRAT SARI MAHKEMEDE
Sarı, bu yılın ocak ayından itibaren telefonlarının dinlendiğini bildiğini belirterek, bebek ölümleriyle ilgili ihmal suçlamalarını kabul etmedi.
Fırat Sarı’nın açıklamaları şöyle:
“Artık yaşamdan bir beklentim yok. İnsanlık onurum kalmadı. Buradaki her detayı anlatmak istiyorum.” cümlesiyle sözlerine başladı. “112 sevk zincirini bozarak, rüşvet vererek hasta almadık. Her hastaneye eşit şekilde hasta gönderiliyor. Tıp merkezlerinden aldığımız hastalar oldu.” dedi.
Ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’le olan işbirliği hakkında bilgi verdi.
“Gıyasettin Mert Özdemir, bebek sevkleri yapıyordu ve buna karşılık para alıyordum. Mert, ‘Devlette çalıştığım için bana para yatırmak riskli’ diyordu.” dedi.
Sarı, hastane yöneticileriyle yapılan anlaşmaları ve hasta sayısını artırmaya yönelik baskıları aktardı.
“Fişini çek.” ifadesi sorulduğunda;
Sarı, “Kendi aramızda şakalar yapıyorduk, siz de yapmıyor musunuz?” yanıtını verdi. Sanıkları hemşireler üzerinden suçladı ve “Hayatımı kararttılar. İlaçları 3 gün tutmamız gerekiyordu ama arkadaşlarım hepsini satıyorlardı.” diyerek açıklamasına son verdi.
BEŞİNCİ GÜN AMBULANS ŞOFÖRÜ GIYASETTİN SAVUNMA YAPTI
Özdemir şunları ifade etti: “Kaya bebeğin annesi yüksek risk taşıyordu. 112 acil ona saatlerce yer bulamadı. Aile de umutlarını kaybedip alternatif yollar aradı. Ben de Güney Hastanesi başhekimi Ali Dirik’e gönderdim, o da kabul etti. O hastayı hiçbir hastane kabul etmemişti.”
Mahkeme başkanının “‘Taburcu süresi düşerse kazancımız düşer’ ifadesini neye dayandırıyorsun?” sorusuna, Gıyasettin Mert Özdemir, “Yaptığım konuşma biraz aceleciydi.” yanıtını verdi.
“Anlaşmaları hastanelerle yaptım.” diyen Özdemir, hastaneden hasta sevk ettiğini belirtti.
Mahkeme başkanının “112, seni az çalıştırıyor herhalde. Bu olayları yapacak kadar vaktin olduğuna göre.” demesine Özdemir, “Resmi olarak 112 çalışanı olduğum için başka işler yapamam.” diye karşılık verdi.
Bebek ölümleri üzerine suçlanan doktor Dursun Eryılmaz, bazı bebeklerin doğuştan sağlık sorunları olduğunu savundu. Suçlamaları hemşire dedikodularına bağladı.
DAVANIN DÖRDÜNCÜ GÜNÜ
Fırat Sarı’nın asistanı olan sanık Sümeyye Nur Arslan, Sarı’nın evde bakım hizmetlerine de girmeye çalıştığını aktardı. Sarı’nın bunun için kendisine vekalet verdiğini, hemşirelere ödemeleri kendi yaptığını belirtti.
“Motivasyon ücreti” konusu tartışma yarattı.
Arslan, “Motivasyon ücreti o kadar da açık anlatılamadı. Bazen hastane yeterli ücret vermediği için Fırat Sarı bu parayı yöneten kişilere veriyordu.” dedi.
Arslan, savcının Fırat Sarı’nın ekonomik durumunu sorguladığında, “İşleri büyütmek isterken gerçekten benim de alacaklı olduğum bir durumları oldu.” şeklinde yanıt verdi.
Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri görevlisi Renas Kılıç, yaşam hedeflerini dile getirerek, yerel belediye başkanı olma amacı güttüğünü belirtti.
ÜÇÜNCÜ GÜN PARA İTİRAFI GELDİ
Çağla Durmuş, Fırat Sarı’nın hastaları entübe olarak gösterdiğini itiraf etti.
Bir diğer hemşire Damla Atak, 112 Acil Servisinin personeli Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta transferi konusunda işbirliği yaptığını bildirdi.
Sanık Dr. Rıza Keykubad ise Kaya bebeğin ölümüyle ilgili “Çek fişini” ifadesinin üzerine gidecek şekilde böyle bir cümle sarf etmediğini bildirdi. Kaya bebeğin ailesinin avukatı, “Benim müvekkilim kendi çocuğunu şikayetçi olmayan bir hale getirdi.” diyerek itiraza geçti.
DAVA GERGİNLİKLE BAŞLADI
Çorlu’da tutuklu sanıklar ise video konferans yöntemiyle kimlik tespiti işlemlerini gerçekleştirdi.
Sağlık Bakanlığı’nın müfettiş raporunda, bebeklere pasif ötenazi uygulandığı ve hiçbir tedavi yönteminin devreye sokulmadan ölüme terk edildikleri belirtildi.
Yoğun bakımda kalbi duran bir bebeğin, durumu hakkında bilgi veren hemşireye doktorun “Canlandırmaya gerek yok.” dediği kaydedildi.
“`